mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Haziran 2016 Perşembe

Mübarek Ramazan Ayı Çok Kıymetlidir

mektubat tercemesi
Mubârek Ramazan ayı, çok şereflidir. Bu ayda yapılan, nâfile namaz, zikir, sadaka ve bütün nâfile ibâdetlere verilen sevap, başka aylarda yapılan farzlar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda bir orucluya iftâr verenin günahları affolur. Cehennemden âzâd olur. O oruclunun sevabı kadar, ayrıca buna da sevap verilir. O oruclunun sevabı hiç azalmaz. Bu ayda, emri altında bulunanların, işlerini hafîfleten, onların ibâdet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolur. Cehennemden âzâd olur. Ramazan-ı şerif ayında, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem", esîrleri âzâd eder, her istenilen şeyi verirdi. Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işliyenin bütün senesi, günah işlemekle geçer. [Bu ayı fırsat bilmelidir.] Elden geldiği kadar ibâdet etmelidir. Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Bu ayı, âhıreti kazanmak için fırsat bilmelidir. Kur'an-ı kerim, Ramazanda indi. Kadr gecesi, bu aydadır. Ramazan-ı şerifte, iftârı erken yapmak, sahûru geç yapmak sünnettir. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" bu iki sünneti yapmaya çok önem verirdi. İftârda acele etmek ve sahûru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısı ile herşeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbâdet etmek de zaten bu demektir. Hurma ile iftâr etmek sünnettir. İftâr edince, (Zehebez-zama' vebtellet-il urûk ve sebet-el-ecr inşâallahü teâlâ) duâsını okumak, terâvîh kılmak ve hatm okumak mühim sünnettir.

Bu ayda, her gece, Cehenneme girmesi gereken, binlerce müslüman affolur, âzâd olur. Bu ayda, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar, zincirlere bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahü teâlâ, bu mübârek ayda Onun şânına yakışacak, kulluk yapmağı ve Rabbimizin râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmağı, hepimize nasip eylesin! Âmîn.

[Oruç tutmak güç olan yerlerde, oruç tutanlara ve din düşmanlarının yalanlarına aldanmayıp, oruclarını bozmıyanlara, daha çok sevap verilir. Ramazan-ı şerif ayı, islâm dîninin nâmusudur. Âşikâre oruç yiyen, bu aya hurmet etmemiş olur. Bu aya hürmet etmiyen, islâmiyetin nâmus perdesini yırtmış olur. Namaz kılmıyanın da, oruç tutması ve haramlardan kaçınması lâzımdır. Bunların orucu kabûl olur ve îmanları olduğu anlaşılır.]



18 Mart 2014 Salı

"Çanakkale Geçilmez!"

Merhabalar...

Malumunuz, bugün 18 Mart, Çanakkale Şehitleri'ni anma günü.
Günün anlam ve önemine binaen, Türkiye Gazetesi yazarlarından Ahmet Demirbaş'ın "Çanakkale Geçilmez!" adlı makalesini paylaşmak istedim. Okuyup istifade edebilmek dileğiyle...

Bugün 18 Mart... Çanakkale Deniz Zaferinin 99. Yıldönümü... Hiç şüphe yok ki Çanakkale Savaşları, bir Türk destanıdır... Düşmanın Çanakkale önlerine yığdığı deniz kuvvetleri 18 zırhlı, 12 kruvazör, 17 muhrip, 12 denizaltı, 1 uçak gemisi 36 mayın gemisinden meydana geliyordu. Ayrıca 86 nakliye 222 de çıkarma gemisi vardı...

İngiliz Fransız filosunun 6 zırhlısı Türk topçularının isabetli atışları sonunda batırıldı. 9 saat süren bombardıman esnasında düşman 506 top kullandı. Nihayet Boğaz'dan geçemeyeceklerini anlayan İngiliz ve Fransızlar Gelibolu’ya asker çıkararak İstanbul’a karadan yürümeye karar verdiler. Ancak, burada da karşılarına vatan için can veren 250.000 Mehmetçik dikildi. 

Onlar da "etten duvar" oldular ve geçit vermediler... Nihayetinde "Çanakkale geçilmez" diyerek çekip gittiler...

***
Bu savaşta Türk askeri, düşmanlarını bile kendine hayran bırakmıştır. Bir kolu ile bir ayağını kaybeden Fransız Generalinin ülkesine döndükten sonra anlattığı bir hatırası şöyledir:

“Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştıkları için daima iftihar edebilirler. Hiç unutmam Savaş alanında, vuruşma bitmiş yaralı ve ölülerin arasında dolaşıyorduk. Az evvel Türk ve Fransız askerleri süngü süngüye gelip ağır zayiat vermişlerdi. Bu sırada gördüğüm bir hadiseyi ömrüm boyunca unutamayacağım. 

Yerde bir Fransız askeri yatıyor, bir Türk askeri kendi gömleğini yırtmış, onun yaralarını sarıyor, kanlarını 
temizliyordu. Tercüman vasıtası ile şöyle bir konuşma yaptık:
-Niçin öldürmek istediğin düşmana yardım ediyorsun?
-Bu asker yaralanınca cebinden yaşlı bir kadının resmi çıkardı, bir şeyler söyledi. Anlamadım ama herhalde annesi olacaktı. Benim ise kimsem yok. İstedim ki, o kurtulup anasının yanına dönsün!..

Bu asil davranış karşısında hüngür hüngür ağladım. Bu sırada emir subayım Türk askerinin yakasını açtı. O anda gördüğüm manzaranın yanaklarımdan süzülen yaşları dondurduğunu hissettim! Çünkü onun göğsünde, bizim askerinkinden daha ağır bir süngü yarası vardı... Az sonra ikisi de vefat etti..."

Evet, biz; Osmanlı terbiyesi ile yetişmiş, İslam ahlakını hücrelerine kadar yaşayarak örnek olmuş ve düşmanlarının bile övgüsünü almış bir ecdadın torunlarıyız.
Şimdi değil düşmana birbirimize bile hoşgörü gösteremiyoruz. Bize ne oldu?!.


Ayrıca bkz:
Bir Mücahidin Son Mektubu
Bombacı Mehmet Çavuş
Cephede Bayram Namazı
Cephede Bir Garip Derviş
Cevat Paşa'nın "Nusret"i
"Öl de Köye Dönme!"