hayatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayatı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2016 Perşembe

Sultan II. Abdülhamid Han - Bölüm.1


ABDÜLHAMÎD HÂN II - 1

Osmânlı pâdişâhlarının otuzdördüncüsü ve en yüksekleri idi. İslâm halîfelerinin doksandokuzuncusu idi. 1258 [m. 1842] de tevellüd etdi. 1293 [m. 1876] de halîfe oldu. 1336 [m. 1918] da vefât etdi. Çenberlitaşda, dedesi sultân Mahmûdun türbesindedir. İslâmiyyete hizmeti, saymakla bitirilemez. 

Abdül'azîz hân, düşmânlara âlet olanlar tarafından şehîd edilip, sonra 5. ci Murâd da hal' edilip, kendisi kukla olarak halîfe yapıldı. Avrupada belirli ocakların islâmiyyeti yok etmek için hâzırladığı yıkıcı plânları, kıyasıya hortlatmağa başlarken önlerine dikildi. Aklı, zekâsı ve ilmi fevkalâde üstün olduğu için, memlekete karşı asrlar boyunca hâzırlanmış olan sinsi, alçak ve vahşî sû'ikasdı hemen sezdi. Hâzırlıyanları ve maşa olarak kullandıkları sahte kahramanları, iş başından uzaklaşdırdı. İslâm bilgilerini, ya'nî din ve fen ve ahlâk bilgilerini memleketin her yerine yaydı. Çok sayıda kültürlü din adamı yetişdirdi. Milleti otuzbir sene adâlet ile idâre etdi. Bilgili, temiz bir gençlik yetişdirdi. Haksızlığın, kötülüğün, ahlâksızlığın kökünü kazıdı. Bu yüzden ba'zı kimselerin hedefi oldu. Yıllarca kötülendi. İftirâlara uğradı. Sonra gelen gençliğe, büsbütün yanlış olarak tanıtıldı. Fekat, insâflı yazılan târîhleri okuyanlar ve onun ilme, fenne, sanâyı'a, ticârete, ahlâka, kısaca insanlığa bırakdığı eserlerini görenler, bu iftirâlara aldanmadı. Ona dil uzatan yalancılardan, ilm adamı, yazar maskesi altında çalışan düşmanlarından ve bunların söyledikleri yalanlardan nefret etdiler. Onun büyüklüğü karşısında hayrân kaldılar. 

22 Şubat 2016 Pazartesi

Enver Abisiz 3 Yıl


Bugün 22 Şubat...
Enver Abi'mizin vefatının 3. sene-i devriyesi...
Kıymetli büyüğümüz, abimiz, babamız, hocamız, herşeyimizdi...
Vefatının 3. yılında, O'nu anmadan, O'ndan bahsetmeden geçmek olmazdı...
Zira O, gönüllerimize dokunmuştu, "hayat düsturlarımızı" öğretmişti bize...
O'nu sevmek şöyle dursun, tanımak bile büyük bir nimet, büyük bir şeref...

O hâlde, o güzel insanı az da olsa tanımak için, buyrun hep beraber okuyalım. Huzur Pınarı'ndaki güzîde yazılardan birini sadeleştirerek aşağıda naklettim. Okuyup istifade edebilmek dileğiyle...
...


Merhameti, şefkati, sabrı, yumşaklığı, kalb kırmamağı kitablarda okurduk, kitablardan öğrenirdik, fakat nasıl olduğunu bilmezdik, hatta bunların ve bütün güzel huyların bir insanda bulunabileceğini bilmezdik. Enver abimizi tanıyınca güzel huyların nasıl olduğunu ve bir insanda hepsinin toplanabileceğini görüp anlamış olduk. İslamiyetin tarif ettiği kâmil insanın nasıl olacağını görmüş olduk. Talebelerine sık sık hatırlatırlardı; "Üzen olma, üzülen ol. Ezen olma, ezilen ol. Üzen yandı, üzülen kazandı" buyururlardı.
...

Enver abiler kiminle konuşsa onun frekansına göre haraket etmesini iyi bilir, hiç kimseyi korkutmaz, çocukla çocuk olur, büyükle büyük, neşeli ile neşeli olur, dertlinin de derdini alır, onu neşelendirirdi. Herkes bir kere daha Enver abileri görsek diye çırpınır, onun yanından ayrılmak istenilmezdi.

Enver abiler zeynül mecalis idi. Onun bulunduğu yerde herkes neşeli olurdu. Kimin ne derdi olsa orada unuturdu. Zaten Onun yanında dünya hiç akla gelmezdi. İnsan başka bir âleme gider, yanında adetâ Cennet hayatı yaşanırdı. Onunla beraberken vaktin nasıl geçtiği belli olmazdı .
...

Allahü teala Enver abimizi, insanları sevindirmek, insanların ihtiyaçlarını Onun elinden vermek, insanların kalblerini ferahlandırmak için ve insanların dünya ve ahıret seadetine kavuşmaları için yaratmış. Enver abimizi tanımayanlara bunları anlatmak çok zor, tanıyanların ise bu sözler az bile dediklerini duyar gibiyim. Velhasıl Enver abimiz melek miydi, insan mıydı diye düşünülecek, bu devirde böyle bir insan olabilir mi denilecek bir insandı. Enver abimizi iyi anlıyoruz, iyi tanıyoruz, yani anlayamıyacağımızı iyi biliyoruz...
...

Enver abimi 1969 senesinde 47 sene evvel tanıdım; bu kadar zaman içinde,