Güneşin karşısına bir ayna konsa, aynanın karşısına başka bir ayna konsa, bu aynadaki görüntü, öbür aynada da görünür. Bir başka ayna konsa, güneş orada da görünür. Taa ki, aynalar devam ettiği müddetçe.. Ama arada ayna olmazsa, görüntü biter. İşte, güneşin görüntüsü, böyle aynadan aynaya intikal ettiği gibi, Peygamber efendimiz de 'aleyhissalatü vesselam' manevi bir güneştir, dünyadaki bütün müslümanların hepsine gelen rüşd ve hidayetin, vilayetin kaynağıdır. O, bir güneştir. Aynanın karşısında aynalar vardır, Onlar da Eshab-ı kiramdır. O güneş evvela Eshab-ı kiramın aynalarına yansıdı. O aynalardan da, müteselsilen dünyadaki bütün müslümanlara intikal etti. Peygamberimiz 'aleyhissalatü vesselam', kalbimde ne varsa Ebu Bekr-i Sıddıkın kalbine aktardım, buyurmuştur. Ebu Bekr-i Sıddık da, kalbinde olanları Selman-ı Farisiye aktardı, müteselsilen her asırdaki büyükler talebelerine bu güneşi aktararak ayna olmuşlardır. Hep aynadan aynaya intikal ettiği için, cenab-ı Peygamberin kalbinden çıkan nur neyse, o nura son aynaya bakanlar da kavuşur. Bu nur, kavuşanlara, inşallah hem dünyada, hem kabirde, her yerde yeter ve yetişir. Çünki, O nur bir cevherdir, Allahü teala o nuru çöplüğe koymaz. Bu yolun büyüklerini sevenlerin kalpleri o kadar kıymetlidir ki, Allahü teala bu cevheri o kalplere koymuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Siz de konuya dahil olmak ister misiniz?
Yorum yazan herkese çok teşekkürler...