22 Şubat 2016 Pazartesi

Enver Abisiz 3 Yıl


Bugün 22 Şubat...
Enver Abi'mizin vefatının 3. sene-i devriyesi...
Kıymetli büyüğümüz, abimiz, babamız, hocamız, herşeyimizdi...
Vefatının 3. yılında, O'nu anmadan, O'ndan bahsetmeden geçmek olmazdı...
Zira O, gönüllerimize dokunmuştu, "hayat düsturlarımızı" öğretmişti bize...
O'nu sevmek şöyle dursun, tanımak bile büyük bir nimet, büyük bir şeref...

O hâlde, o güzel insanı az da olsa tanımak için, buyrun hep beraber okuyalım. Huzur Pınarı'ndaki güzîde yazılardan birini sadeleştirerek aşağıda naklettim. Okuyup istifade edebilmek dileğiyle...
...


Merhameti, şefkati, sabrı, yumşaklığı, kalb kırmamağı kitablarda okurduk, kitablardan öğrenirdik, fakat nasıl olduğunu bilmezdik, hatta bunların ve bütün güzel huyların bir insanda bulunabileceğini bilmezdik. Enver abimizi tanıyınca güzel huyların nasıl olduğunu ve bir insanda hepsinin toplanabileceğini görüp anlamış olduk. İslamiyetin tarif ettiği kâmil insanın nasıl olacağını görmüş olduk. Talebelerine sık sık hatırlatırlardı; "Üzen olma, üzülen ol. Ezen olma, ezilen ol. Üzen yandı, üzülen kazandı" buyururlardı.
...

Enver abiler kiminle konuşsa onun frekansına göre haraket etmesini iyi bilir, hiç kimseyi korkutmaz, çocukla çocuk olur, büyükle büyük, neşeli ile neşeli olur, dertlinin de derdini alır, onu neşelendirirdi. Herkes bir kere daha Enver abileri görsek diye çırpınır, onun yanından ayrılmak istenilmezdi.

Enver abiler zeynül mecalis idi. Onun bulunduğu yerde herkes neşeli olurdu. Kimin ne derdi olsa orada unuturdu. Zaten Onun yanında dünya hiç akla gelmezdi. İnsan başka bir âleme gider, yanında adetâ Cennet hayatı yaşanırdı. Onunla beraberken vaktin nasıl geçtiği belli olmazdı .
...

Allahü teala Enver abimizi, insanları sevindirmek, insanların ihtiyaçlarını Onun elinden vermek, insanların kalblerini ferahlandırmak için ve insanların dünya ve ahıret seadetine kavuşmaları için yaratmış. Enver abimizi tanımayanlara bunları anlatmak çok zor, tanıyanların ise bu sözler az bile dediklerini duyar gibiyim. Velhasıl Enver abimiz melek miydi, insan mıydı diye düşünülecek, bu devirde böyle bir insan olabilir mi denilecek bir insandı. Enver abimizi iyi anlıyoruz, iyi tanıyoruz, yani anlayamıyacağımızı iyi biliyoruz...
...

Enver abimi 1969 senesinde 47 sene evvel tanıdım; bu kadar zaman içinde,
Enver abimin, herhangi bir kimseyi kırdığıni, incittiğini görmedim. Kendisine düşmanlık edenlere bile kolayca ihsan edebilmeyi, sevmeyenlere dahi güleryüzlü davranmayı yalnız O'nda gördüm. Herkesin gönlünde taht kurmuştu Enver abim. Kiminle görüşse, her zaman herkesin gönlünü alırdı. Binlerce seveni, Enver abimizi görebilmek için, birkaç kelime sohbetini dinleyebilmek için yarışırlar, nasihatini dinleyebilmek için can atarlardı. Görüştüğü herkesin tek tek hatırını sorar, gönlünü alır, derdini dinler, sıkıntısını giderirdi. Herkesin duasını alırdı. Buyururdu ki; "Yönünü dünyaya dönen, insanlarla çarpışır, yönünü ahırete dönen, insanlar, onun gibi olmak için yarışır". Enver abim yönünü ahırete dönmüştü, herkes Onu örnek alıyor, Onun gibi olmak için çalışıyordu. Dünyada bizim aramızda görülse de, sanki başka âlemde, ahıretde gibi idi. Bu dünyanın insanı değildi sanki. İnsanlara iyilik yapmak hücrelerine işlemişti. Anlaşılması çok zor, hatta anlamak mümkün değildi. Her zaman Allahü tealanın dostlarını, sevdiği kullarını anlatırdı. Yani Allahü tealanın velî kulları ile bizim aramızda köprü olurdu. O büyüklerden alıp bize aktarabilen zülcenaheyn bir büyüktü. Yerinin doldurulabilmesi mümkün değildir.
...

Vefatından birkaç ay evvelki son sohbetlerinin birinde, (Miraç kandilinde) buyurmuşlardı ki; "Size mutlak olan birşey söylüyorum: ahıret hayatı, dünya hayatından daha rahat, daha huzurlu, daha iyidir. Sakın ola ki ölümden korkmayın. Ölüm; evin bir odasından diğer odasına geçmek gibidir. Müslümanlar son nefeste Peygamber efendimizi "sallallahü aleyhi ve sellem" görerek ve Cennet hayatını görerek, ölüm acısını hiç duymayacaklardır. Ömrü olana bu hizmetler, bu nimetler devam eder, ömrü olmayana da Cennet nimetleri nasib olur inşallah." buyurmuşlardı..
Gerçi Enver abimiz her zaman ölümden bahsederler, ölümü hatırlatırlardı fakat son zamanlar kendilerini anlatmışlar lakin biz anlayamadık veya sevgimiz anlamamıza mani oldu.

Her zaman anlatırlardı ki; "Son nefesde beyindekiler silinir, fakat kalbdekiler kalıcıdır. Beyin, bilgi yeridir, kalb ise sevgi yeridir. Son nefesde iman ile ölmek veya imansız ölmek, kalbdeki sevgiye tabidir. Kalbde yüzde ellibir neyin sevgisi önde ise ölüm anı o yönde olacaktır" buyururlardı. Ve sevdiklerinin kalblerinde ahıret sevgisinin önde olmasını, dünya sevgisini kalbden çıkarmayı tavsiye ederlerdi, bunun ehemmiyetini kalblere nakış nakış örerlerdi. Dünyayı kullanmak değil, sevgisinin kötü olduğunu, kalblere girmesinin kötü olduğunu her zaman anlatırlardı. Dünyanın bir binek olduğunu, vasıta olduğunu, gaye olmadığını, en iyisinden kullanmak fakat kalbe koymamak lazım olduğunu anlatırlardı. Dünya sevgisini kalbe koymanın, sarayın içine çöp dökmek gibi olacağını anlatırlardı. Bir sözün tesir etmesi için, söyleyenin o meseleyi tatbik etmesi, uygulaması lazımdır. Enver abimizin sözleri kalblere tesir ederdi. Çünki kendi menfeatini hiç düşünmez, daima karşısındakinin iyiliği için, ahıreti için söylerdi.. Laf olsun diye değil, hücrelerine kadar inanarak, kalbinden söylerdi.

Enver abiler son sohbetlerinden birinde buyurdukları şu sözleri çok dikkat çekici ve mânidardı; ("Cenab-ı Peygamber "aleyhissalatü vesselam" birşey buyurdu mu, o buyurduğu nesne kıyamete kadar geçerlidir. O buyuruyor ki "aleyhissalatü vesselam"; "Dünyada kim kimi severse ahirette onunla beraber olacaktır." İnşallah Enver abi sizinle beraber olsun. İnşallah siz de benimle beraber olun, bitsin bu iş. Uzun lafın kısası…Perşembe günleri umumiyetle kabristana gidiyorum. Ziyaretlerimi yapıyorum. Ondan sonra kendi yerime geliyorum. Hani derlermiş ya eskiden. Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var. Bakıyorum orada, birgün bu toprak kazılacak. Enver abi içine konacak, örtülecek. O konuşan diller, o gören gözler, o işiten kulaklar hepsi, herşey orada bitecek. Ne yapacaksın ki hayat böyle. Mübarek Hocamız "kuddise sirruh" Allah rahmet eylesin, buyurdular ki; Doğmak ölmenin habercisidir. Peygamberimiz buyuruyorlar ki "aleyhissalatü vesselam"; Benden sonra ümmetimin başına iki büyük bela gelecek, ona üzülüyorum, ona endişe ediyorum. Dediler, Ya Resulallah nedir o? Buyurdu ki; Allah'a değil, nefslerine tapacaklar ve ölümü unutacaklar. Yine bir hadis-i şerif'de cenab-ı Peygamber buyuruyor ki "aleyhissalatü vesselam"; Ağzınızın tadını kaçıranı çok hatırlayın. Çünki hayat o gün başlayacak. Nasıl bir hayat ? Sonsuz...
Mübarek Hocamız, "Allah rahmet eylesin, Allah şefaatlerine nail eylesin", kırk veya elli senede o Tam İlmihal'i hazırladılar. Hiç durmaksızın, gece gündüz durmaksızın, vakti saati belli olmaksızın. Çok defa gece saat 02.00 de matbaaya telefon edilmiştir, baskıyı durdurun, ilave var diye. Böyle bir çalışma içerisinde bu eser meydana gelmiştir ve eserin en kısa tarifi; binlerce çiçekten toplanmış süzme bal. Arı olacaksın, çiçeklere konacaksın, oradan ufacık birşey alacaksın, kovana koyacaksın, bitti senin ömrün zaten. Sonra da bal yapacaksın... Hazır süzme bal….

Mübarek Hocamız buyurdular ki; İlmihal'i okuyan, onu öğrenen âlim olur. Neden? Çünki, âlimlerin sözü. "Benim sözüm değil. Ben bir kelime ilave etmedim kendiliğimden. Bir kelime koymadım. O pırlantaların arasında cam parçasının ne işi var. Hele içindekileri de yaparsa, tatbik ederse, evliya olur", buyurdular. Enver Abi sabahleyin hastahanede dedi ki; hepimiz okuyoruz elhamdülillah. Ama şöyle, ama böyle, okuyoruz. Fakat, bu okuduğumuz İlmihal'den istifade ediyor muyuz etmiyor muyuz, bir de bunu kendimize sormamız lazım. Bir mümin, İlmihal'i okuyor, hele hele bir de içindekileri yapıyorsa, bunun iki alameti vardır. Bir; insanın ilmi arttıkça tevazuu artar, daha alçak gönüllü olur. İlmi arttıkça daha tevazu sahibi olur. İlmi arttıkça, kendisinden artık utanır hale gelir. İlmi arttıkça, Allahü teala'ya yakınlığı artar. İlmi arttıkça ölüm halleri artar. Yani ilmin artması, ahırete yaklaşması, Cenab-ı Hakka yaklaşmasıdır. Mübarekler buyurdular ki; "Hatta aslanın ağzındaki yem gibi olur". Ağzını kapatsa öldü. O kadar kendilerini korku içinde hissederler, Allahü teala'nın haşmeti, büyüklüğü yanında. Neden? İlimle tanıyorlar çünki, tanımaya doğru gidiyorlar. Allahü teala Kur'ân-ı kerim'de mealen buyuruyor ki; " Âlimler, Allah'tan çok korkanlardır." Bir de Tam İlmihal'in içindekileri yapıyorsa, onun da bir alameti var. O da tasavvuftur, yani evliyalık basamaklarıdır. Evliyalığın nihayet en son basamağı, tek kelime ile; hiç kimseyi incitmemektir. Çikolata gibi olur, kaymak gibi olur, bal gibi olur, hatta su gibi olur. Herkes onu bir an görmek ister, herkes onunla bir an beraber olmak ister.")

Enver abiler son sohbetlerinde buyurdular ki; "Enver Abi hepinizden dua bekliyor. Söz mü? Allah hepimize hidayet versin. Cenâb-ı hak hepimizi, elemden kederden üzüntüden ve kul haklarından muhafaza etsin. Ben daima sizlerden iyi haberler bekliyorum. Ben haklarımı helal ettim, siz de helal edin".

Allahü teala rahmet eylesin, mekânını Cennet eylesin, kabrini Cennet bahcesi eylesin, kabrini nûr-u îmân ile, nûr-u Kur'an ile pürnûr eylesin. Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin ve silsile-i âliyye efendilerimizin şefaatine kavuştursun inşallah. Derecesini âlî eylesin inşallah.

Allahü teala dünyada olduğu gibi ahıretde dahi bizi Onlardan ayırmasın, şefaatlerine kavuştursun inşallah. Onların açtığı yolda, öğretdikleri gibi yaşamayı, istedikleri gibi hizmet etmeyi, Onlara layık talebe olabilmeyi nasib etsin inşallah.
Huzur Pınarı

Ek olarak:
Türkiye Gazetesi'ndeki hâtıra köşesini okumak için TIKLAYIN 

Enver Abimizin vefatının 1. ve 2. sene-i devriyelerinde, yine burada yayınlamış olduğum yazıları okumak için:
Enver Abi
Hasretimiz İkiye Katlandı

Sizlerden, kıymetli büyüğümüz Enver Abimiz için dua etmenizi, hiç olmazsa bir Fatiha okumanızı istirhâm ediyorum.
Zira dua edene mi, edilene mi faydası olacağı sonra belli olur.
Allah'a emanet olun efendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Siz de konuya dahil olmak ister misiniz?

Yorum yazan herkese çok teşekkürler...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...